Kronik prostatit başlangıcı ve gelişimi belirtilerini nedenlerine bağlı olarak, bakteriyel ve bakteriyel olmayan kronik prostatit olmak üzere iki grupta incelemek mümkün olabilmektedir.
Kronik Bakteriyel Prostatit Belirtileri
Kronik bakteriyel prostatit sahibi olan erkekler genellikle, akut bakteriyel prostatit belirtilerine benzet belirtiler yaşamaktadır. Bununla birlikte, kronik bakteriyel prostatit belirtilerini artırabilecek ek bir belirti ise sık sık tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarıdır.
Prostat Tedavisi Nasıl Yapılır? – https://bit.ly/3iBCxSN
Prostat bezi boyutu artması – https://bit.ly/32ByLmR
Bazı prostat türlerinde bakteri olmadan da prostat iltihabı oluşmaktadır. Ergenlik çağından sonra her yaşta ortaya çıkabilen bir durumdur.
Oldukça sık görülen kronik (müzmin) prostatit, belirtilerinin belirgin olmaması ve çoğunlukla da diğer idrar yolları iltihaplarıyla birlikte bulunması nedeniyle teşhisi gözden kaçabilir.
Erkeklerde çok sık görülen “kronik non-bakteriyel prostatit”, prostatın belirli bir bakteriye bağlı olmaksızın iltihaplanmasıdır. Prostatit vakalarının %90’nında görülür.
Halsiz bırakan yorucu belirtiler ve ağrılar üç ay veya daha uzun devam eder.
İdrar, meni, prostat salgısından alınan kültürlerde bakteriyel enfeksiyonun kesin kanıtı bulunamaz. Bu nedenle bu prostatit tipinin tanı ve tedavisi son derece zordur. Zaten amaç, hastalığı tamamen ortadan kaldırmaktan ziyade belirtilerin rahatlatılmasıdır.
Kronik bakteriyel enfeksiyona neyin neden olduğu açık değildir. Akut bir enfeksiyon gibi üriner traktınızdaki bakterilere bağlı olabilir. Diğer nedenler mesane veya kan enfeksiyonuna bağlı olabilir. Enfeksiyon travmayı veya genellikle katater gibi bir enstrümanın üriner traktınıza sokulmasını takip edebilir. Doktorların üriner katater sonrası rutin olarak antibiyotik yazmalarını sebebi budur.
Bazen prostat bezinde kalsifiye taşlar oluşup bakterileri çekebilir. Nadire enfeksiyon bakterilerin toplanacağı bir alana neden olan altta yatan bir prostat strüktürel defektine bağlı olabilir.
Prostatin bu formu genellikle kroniktir çünkü enfeksiyonun temizlenmesi güçtür. Alınan antibiyotiklerin prostat dokularına yayılması uzun zaman gerektirir.
KRONİK BAKTERİYEL PROSTAT İLTİHABI
Kronik prostat bakteriyel iltihabı, akut bakteriyel prostatit ile benzerlik taşımakla beraber belirtilerin şiddeti daha hafiftir. Genç ve orta yaşlı erkeklerde daha sık görülen bakterilerin sebep olduğu ve tekrarlanan idrar yolu iltihaplarının prostat bezine girmesi sonucunda meydana gelir. Belirtileri zaman içerisinde yavaş yavaş ortaya çıkar, hatta bazı erkeklerde belirtilerin şikayet oluşturması birkaç yıl alabilir.
İlaç TedavileriGünümüzde orta şiddette yakınmaları olan hastaların tedavisinde en sık yararlanılan yöntemdir. Tedavi için kullanımda olan birkaç grup ilaç vardır. Bütün ilaçlarda etki sürekli kullanım ile olanaklıdır.Alfa BlokörlerBir kısmı aynı zamanda yüksek tansiyon tedavisinde de kullanılan bu ilaçlar prostat ve mesane boynundaki düz kasları gevşeterek idrar akımını rahatlatırlar. Alfa blokör ilaçlar sağladıkları rahatlamaya karşın prostat boyutlarını küçültmezler. Genellikle günde bir kez ağızdan alınarak kullanılırlar ve etkileri çok çabuk başlar. Başağrısı, halsizlik, baş dönmesi ve nefes almakta zorluk gibi yan etkiler görülebilir. Halen kullanımda, etken maddeleri “alfuzosin, doksazosin, tamsulosin, terazosin ve silodosin” olan beş farklı alfa blokör ilaç vardır. Bu ilaçların tedavi edici güçleri birbirlerine yakındır. Ancak, silodosin ve alfuzosinin tansiyon düşürücü etkileri diğerlerine göre daha azdır.
MR Füzyon Biyopsi
Bu yöntemde hastanın daha önce çekilen multiparametrik MR görüntüleri, prostat biyopsisi yapılan ultrason cihazına aktarılarak tümörün tam yeri belirlenebilmektedir.
Böylelikle klasik biyopsilerdeki gibi “rastgele” parça almak yerine “hedef gözeterek” direk şüpheli odaktan biyopsi yapılır. Tümörün ya da şüpheli odağın tam yeri bulunabildiğinden çok sayıda parça almak yerine bu yöntemle daha az örnek alınması yeterli olabilmektedir.
Füzyon biyopsi uygulaması iki yöntemle yapılabilir. Bunlardan birisi perineal bölgede ciltten girilerek yapılan transperineal yöntemdir. Bu yöntem genel veya lokal anestezi ile yapılabilir.
Diğer yöntem ise rektumdan girilerek yapılan transrektal yöntemdir. Bu yöntem de lokal anesteziyle yapılabilmektedir.